Güncellenme Tarihi: 02 Kasım 2024

Müdafiin, sanığın savunmasını yasal kurallar çerçevesinde ve dürüstlük ilkelerine uygun olarak yapması, savunma sürecindeki en temel görevlerindendir. Müdafi, duruşmada hazır bulunmazsa veya duruşmadan çekilirse ya da görevini yerine getirmekten kaçınırsa, mahkeme derhâl başka bir müdafi görevlendirilmesi için işlem başlatır. Bu durumda mahkeme, oturuma ara verebilir veya oturumu erteleyebilir.

Yeni müdafi, savunmasını hazırlamak için yeterli süreye ihtiyaç duyduğunu belirtirse, oturum ertelenir.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, silahlı örgüt suçları ve terör suçları ile ilgili olarak sanık veya hükümlünün müdafiliğini üstlenen bir avukat hakkında kamu davası açılması halinde, bu avukatın müdafilik görevi yasaklanabilir. Yasaklı olduğu süre boyunca, müdafi sanığı ceza infaz kurumunda ziyaret edemez. Cumhuriyet savcısının yasaklama talebi hakkında karar, gecikmeksizin hâkim veya mahkeme tarafından verilir. Bu karara karşı itiraz hakkı mevcuttur. İtirazın kabulü halinde avukat görevine devam eder.

Görevden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olarak en fazla bir yıl süreyle verilebilir; ancak bu süre, gerekli görülmesi halinde iki defa altı ay süreyle uzatılabilir. Soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına veya beraate karar verilirse yasaklama kararı kendiliğinden kalkar.

Görevden yasaklama kararı verilirse, ilgili baroya yeni bir müdafi atanması için bildirim yapılır.

Müdafi, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olmak ve sanığın lehine en iyi savunmayı sağlamakla yükümlüdür. Suçu ikrar etmenin sanığın lehine olacağı durumda, müdafi bu yönde telkinde bulunabilir.

Avukatlık Kanunu’nun 36. maddesine göre, avukatların sır saklama yükümlülüğü vardır. Çıkar çatışması durumunda ise avukatın her iki tarafın müdafii olarak devam etmesi mümkün değildir.

Bu makale, Bayar Hukuk Bürosu kurucusu Avukat Hüseyin Bayar tarafından yazılmış olup Bayar Hukuk Bürosu'na aittir. İzinsiz kopyalanamaz veya kullanılamaz.