Çocukların Cinsel İstismarı Suçu

Türk Ceza Kanunu 103.maddesinde düzenlenmiştir. Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir.  Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

SUÇA İLİŞKİN TANIMLAMALAR

Cinsel istismar deyiminden; a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır. TCK m.103/2’de ise nitelikli hal düzenlenmiştir. Buna göre, cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. •Faille mağdur arasındaki belirli akrabalık ilişkileri suçun nitelikli hali kapsamındadır (TCK m.103/3).  •0-15 yaş grubu içerisinde yer alan veya 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte “filin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara” (TCK m.103/1-a) yönelik her türlü cinsel davranış bu suçu oluşturur. Buna karşılık 15 – 18 yaş arasında bulunan çocuklara karşı ise ancak “cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak” gerçekleştirilen cinsel davranışlar söz konusu olduğunda çocukların cinsel istismarından söz edilebilir (TCK m.103/1-b). •15 yaşını doldurmuş çocukların cinsel davranışa gösterdikleri rıza geçerli sayılmış ve bunların fiile gösterdikleri rızanın bu suçun oluşmasını engelleyeceği öngörülmüştür. Fakat cinsel ilişki düzeyine varan bir fiilin varlığı durumunda TCK m.104 hükmü uygulanacaktır. •Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; failin mağdurun yaşında yanıldığı fail veya müdafi tarafından öne sürülmelidir. Aksi surumda mahkemece buna ilişkin bir araştırma yapılması gerekmez. •Suçun maddi unsurunda hata hali faile ilişkin bir durum olduğundan, bu hususun fail veya müdafisi tarafından ileri sürülmelidir. Kural olarak mahkemece suçun maddi unsurlarında hataya düşüldüğüne dair bir araştırma yapılmaz. •15 yaşında kadar olan çocukların davranışa gösterdiği rıza hiçbir durumda geçerli değildir. •15 yaşından büyük olan çocukların ister basit ister nitelikli hal söz konusu olsun, eyleme gösterdiği rıza geçerli sayılmıştır. •Çok küçük yaştaki çocuklarını dini nikahla evlendiren ve bu suretle eşinin onunla cinsel ilişkiye girmesine rıza gösteren ana baba da TCK m.103/2’den ötürü cezalandırılır.

SUÇUN DAHA AĞIR CEZA GEREKTİREN HALLERİ

•Suçun vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi (TCK m.103/2). •Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. TCK m.103/3’te öngörülen nitelikli haller: •Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK m.103/3-a). •Suçun, insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi (TCK m.103/3-b). •Suçun, üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından işlenmesi (TCK m.103/3-c). •Suçun, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi (TCK m.103/3-d). •Nitelikli halin uygulanması için eğitim – öğretim faaliyetinin bilfiil devam ettiği sırada suçun işlenmesi gerekir. •Suçun, kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (TCK m.103/3-e). •Suçun, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi (TCK m.103/4). •Cebir ve tehdidin nitelikli hal oluşturması, bunun mağdur çocuğa karşı kullanılmış olması koşuluna bağlıdır.  •Suçun, mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması (TCK m.103/6).